Eş Şekür

 Eş Şekür
Az iyiliğe çok mükâfat veren. Rızası için yapılan iyilikleri fazlası ve pek ziyadesi ile karşılık veren manasındadır. Şükür; teşekkür etmek, insanlık kurallarına uyarak nankörlük etmemek anlamındadır. Şükret, verilen nimetlerin kimler tarafından verildiğini fark etmeyen bir kul nankör bir varlıktır. Şekür, şükrü devam eden ve büyük-küçük ibadet ayrımı yapmaksızın şükrü bütün itaat edenleri kapsayan anlamındadır. Gerçek şükür, nimet verene şükretmekle eksikliğini itiraf etmektir.

“Eğer Allah’a güzel bir borç verecek olursanız, onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah Şekûr’dur, Halim’dir. ” (Teğabün, 17. Ayet Meali)

“İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a şükretmez.” (Hadis-i Şerif Tirmizi, Birr 35)

“…Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir…” (İbrahim Suresi, 7. Ayet Meali)

Şükrün üç temel şartı bulunmaktadır: 1. Nimet verenin verdiği nimeti kabul edip bunu ikrar etmek. Dile getirip herdaim eda etmektir. 2. Verilen bu nimeti Allah’a itaat etmede kullanmak. Ona karşı görevimizdir. 3. Allah’ın dilemesiyle bu nimetin ulaşmasına vesile olanlara teşekkür edip kıymetini bilmek. Nimeti yaratan, kısmet eden, gönderen, onunla meşgul olacak kuvvetleri, sebepleri veren, tertip eden ancak ve ancak Yüceler Yücesi Allah’u Teâla’dır. Şükür nedir; Allah’ın verdiği nimetlerle O’na isyan etmemendir.

YA ŞEKÜR, Ey bir şükre, bin mükâfat veren, Rızkı veren de, şükre lâyık olan da Sensin. Değer bilip, şükreden kuluna daha çok verirsin. Nimetin öyle sonsuz ki, dillerimiz Senin nimetini şükretmekten aciz. Her hâlimizi, her fikrimizi Sana şükürle doldur. Sen zenginsin, biz Sana muhtacız. Kalbimize minnet, dilimizle şükür ver. Bizi kıymet bilmeyen nankörlerden etme.  Amin

Esmaül Hüsna, en güzel isimler