Allah (c.c.) Hannan’dır, mahlukatına çok merhametlidir, çok acıyandır, çok düşkündür, Allah’ın (c.c) merhameti gazabını geçmiştir. O Rahman ve Rahimdir, rahmet ve şefkatiyle her şeyi kuşatmıştır.
Allah (c.c.) Mennan’dır, ihsanı bol, çok çok ihsan edendir.
Rabbimiz buyuruyor : “Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben çok bağışlayan ve çok merhamet edenim.” (Hicr, 49. Ayet Meali) buyurmaktadır.
Rabbimiz buyuruyor : “… Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır…” (Araf 156)
“Hiç şüphesiz Allah Teâlâ’nın yüz rahmeti vardır. Bunlardan sadece bir rahmeti cinler, insanlar, hayvanlar ve zehirli hayvanlar arasına (yeryüzüne) indirmiştir. İşte bütün mahlukat bu bir rahmet vesilesiyle birbirlerine şefkat gösterirler. Bu rahmet vesilesiyle birbirlerine merhamet ederler. Bu rahmet vesilesiyle yabani hayvanlar yavrularına şefkat gösterirler. Allah Teâlâ doksan dokuz rahmeti ise, onunla mü’min kullarına merhamet etmek için kıyamet gününe saklamıştır.” (Müslim, hadis no:6908)
Allah (c.c.) çok merhametli ve bizlere o kadar ihsanda bulunuyor ki;
İnsanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren O’dur.
Tevbe edip halini düzeltenleri bağışlayan O’dur.
Rızası için yapılan iyiliklerin, sadakanın, zekâtın karşılığını bire ondan bire yedi yüze kadar, hatta daha fazla kadar sevap verir.
“Bir iyilik yapana on misli verilir; bir kötülük ise ancak misli ile cezalandırılır; hiç kimseye haksızlık yapılmaz.” [Enam 160]
“Allah, [kötülüğün cezasını adaletle verir] zerre kadar haksızlık etmez, zerre kadar iyiliğin sevabını da kat kat artırır ve ayrıca büyük mükâfat verir.” [Nisa 40]
“Rabbiniz, rahimdir. Bir iyilik yapmak isteyip de yapamayana, bir sevap yazar. Yapana on mislinden 700 misli veya daha fazla sevap yazar. Kötülüğü isteyip de yapmayana bir sevap, yapana ise bir günah yazar, dilerse onu affeder.” [Taberani]
“Allah’ın sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olurdunuz. “(2/Bakara 64)
“… Allah’ın sizin üzerinizde lütfu ve rahmeti olmasaydı azınız müstesna, şeytana uymuştunuz.” (4/Nîsa 83)
“Şayet üzerinizde Allah’ın ihsan ve lütfu olmasa ve Allah (tevbeye muvaffak kılan ve tevbeleri çokça kabul eden) Tevvâb, (hikmet ve hüküm sahibi olan) Hakîm olmasaydı (hâliniz nice olurdu)?” (24/Nûr 10)
“Şayet üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasa ve Allah (kullarına karşı şefkatli olan) Raûf, (kullarına karşı merhametli olan) Rahîm olmasaydı (hâliniz nice olurdu)? “ (24/Nûr 20)
“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim de şeytanın adımlarına uyarsa şüphesiz ki o, fuhşiyatı ve münkeri emreder. Şayet üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı içinizden hiç kimse ebediyen arınamazdı. Fakat Allah, dilediğini temizleyip arındırır. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. “(24/Nûr 21)
Allah (c.c.) rahmeti olmasa idi, hayat dururdu, kaos olurdu,
Rabbimizin ihsanı çoktur, bizim o kadar eksiklerimiz, hatalarımız vardır ki Cennet bizim hakkımız değil, Cenneti Rabbimizin bol ihsanı ve rahmeti sayesinde umut ediyoruz.
Amel insanı cennete götürmez, bizler amel işleyerek Rabbimizin rahmetini kazanacağız, Rahmetle de cenneti kazanacağız inşallah.
Ömer b. Hattab’tan -Allah ondan râzı olsun- rivayet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
“Rasulullah -sallallhu aleyhi ve sellem-‘e esirler getirildi. Aralarında çocuğunu arayan bir de kadın vardı. Esirler arasında bulduğu bir çocuğu bulunca onu hemen kapıp bağrına bastı ve onu doyasıya emzirmeye başladı.
Bunun üzerine Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bize şöyle buyurdu:
– Ne dersiniz, bu kadın, bu çocuğunu ateşe atar mı?
– Biz: Hayır, Allah’a yemin olsun ki, bu kadın ateşe çocuğunu atmamaya gücü yetiyor bir halde iken, onu ateşe atmaz! dedik.
Bunun üzerine Rasulullah -sallallhu aleyhi ve sellem-şöyle buyurdu:
– Allah’a yemin olsun ki, Allah Teâlâ’nın mü’min kullarına olan merhameti, bu kadının çocuğuna olan merhametinden daha büyüktür.” (Buhari; hadis no: 5653. Müslim; hadis no 6912)
Allah (c.c.) insana, yaratmış olduğu tüm canlılardan daha merhametlidir.
İnsan kendisine merhamet edilmesini umuyorsa kendisi de merhametli olmalıdır.
“Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz.” (Buhâri, Tevhid 2, Edeb 27; Müslim, Fedail 66, Tirmizi, Birr 16)
İnsan da bu nedenle merhametli olmalı, kalbi yumuşak olmalı.
Merhametli insanlarda, acıma, yufka yüreklilik, incelik, ilgi ve şefkat, elem duyma gibi duygular oluşur.
Ana babaya saygı ve itaat, evlat sevgisi, sılai rahim, yetimlere, kimsesizlere yoksullara, yaşlılara, hastalara, sakatlara yardım etme gibi davranışlarımız Allah (c.c.) ’ın (c.c.) kullarına merhamet duygusu vermesinin sonucudur.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki (s.a.s) ;
“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15)
O’nun ümmeti olarak bizde merhametli olmak zorundayız.
Bir adam şöyle dua etti: ‘Allah’ım! Senden istiyorum. Hamd sanadır. Senden başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. Sen El-Hennan ve El-Mennan’sın. Göklerin ve yerin Bedî’sin. Ey Celal ve ikram sahibi, ey Hayy ve Kayyûm olan…’Allah Resulü (sav) ‘Kendisiyle istendiği zaman verilen, dua edildiğinde icabet edilen İsm-i A’zam ile dua etti.’ buyurdu.” (Ebu Davud, 1495; Tirmizi, 3544; Nesai, 1300; İbni Mace, 3858; Ahmed, 126)
‘Sen yerde olanlara merhamet et ki, gökte olanlar da sana merhamet etsin. Senden aşağı olana acı ki, senden üstün olan da sana acısın.’ (Mevlana)
Bizler Allah (c.c.)’ nin çok merhametli ve ihsanının bol oluşunu yanlış anlamamalıyız, bu nedenle günahlara dalmamalıyız, iyilik yapmaktan geri durmamalıyız.