Rabbimiz bize bizden yakın, şah damarımızdan daha yakın. Bunu bilerek dua etmeliyiz.
Dua Allah’a en yakın olduğumuz zaman, sabırla ve dua ile birlikte olduğumuz zamandır.
Rabbimiz, “dua edin kabul edeyim” siz bana dua edince ben anında icabet ederim diyor.
Rabbimize’e dua ederken onu uzakta bilmeyeceğiz, uzaktaki birine seslenir gibi bağırıp çağırmanın anlamı yoktur.
Peygamber efendimiz (S.A.S) şöyle buyurmuştur: “Sizler sağıra ve gaibe dua etmiyorsunuz. Herhalde işiten ve yakın olan birine dua ediyorsunuz.”
Rabbimiz bize yakın o halde duada başkalarının aracılığına gerek yok. Boyun eğilecek, sığınılacak mercii, telefonsuz, telsizsiz, randevusuz, hiç aracıya gerek duyulmayan her an dualara icabet edilecek ancak Rabbimizdir.
Günahsız bir ağızla dua etmeye çalışmalıyız. Peygamber efendimiz (S.A.S) şöyle buyurmuştur: “Kişi günâh işleyip sıla-i rahîmi kesmedikçe ve de acele etmedikçe, Allahu Teâlâ onun duasını reddetmez.”
Her türlü hayır için gayret ettiğinizi, Allah rıza için çalıştığınızı düşünüyorsunuz ama halen yediğiniz içtiğiniz haram ise sözünüz, özünüz haram ise dua ettim kabul olmadı derken burada sizin kusurunuz yok mu? Tertemiz bir ağızla, haramdan tövbe etmiş bir ağız ve kalp ile dua etmeye gayret edelim.
Dua ettim ama hemen duam kabul olmadı, demek duada acele etmektir. Duada acele etmeyeceğiz, Peygamber efendimiz (S.A.S) şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz acele etmedikçe Allahu Teâlâ duanızı kabul buyurur.”
Duada talebimize icabet ne zaman olur?
Dua isteklerimiz hemen de olabilir, bir müddet sonra da olabilir. Bazen da istenen şey ahirete kalabilir, bazen da hayır, istediğimizin dışında bir şey olabilir.
Bu nedenle dua ettim de kabul edilmedi diye acele etmemeliyiz. Dua sonrası ümitsizliğe düşmemeliyiz. İmtihan dünyasında olduğumuzu unutmamalıyız. İsteklerimiz karşısında Allah’ın lütfu mülkü çok geniş ki, bize vermesi ile hiç bir şey eksilmez. Biz bilemeyiz, bizim için neyin hayırlı ve neyin şerli olduğunu, bu nedenle sabırla duanın icabetini beklemeliyiz.
Peygamber efendimiz (S.A.S) şöyle buyurmuştur: “Dua bir ibadettir.”
Dua ile ibadetimize devam edeceğiz.
Sıkıntılı zamanlarımızda dua edilecek makamın, çözüm merkezinin, güç ve kudret mevkinin Ulu yaratıcımız olan Rabbimiz olduğunu akıldan çıkarmamalıyız.
Başımıza gelen olayda kendimizi kaybederek dua olan ibadeti bırakarak Kibirlenerek, büyüklük taslayarak duadan uzak olmamalıyız.
Rabbimizi büyük tanıyarak, büyüklüğünü, gücünü kuvvetini kabul ederek dua etmeliyiz.
Dua istenirken haramları değil de helal olan şeyleri isteyeceğiz.
Peygamber efendimiz (S.A.S) şöyle buyurmuştur: “Üç kimsenin duası asla reddedilmez. 1. Adil devlet reisinin duası. 2. İftar edinceye kadar oruçlunun duası. 3. Zulme uğrayan mazlumun duası.”
Rabbimiz bizden dua etmemizi istiyor, dua her zaman hayatımızda olmalı, meşru her isteklerimizde utanmadan isteyelim, aklımızdan geçen haram olmayan her şey için “… bu da istenir mi? bu da olur mu” dememeliyiz, dua ile isteyeceğiz.
Kimden istiyoruz. Allah azze ve celleden istiyoruz. Anamızdan değil , babamızdan değil, patronumuzdan değil, amirimizden değil, üstelik yalvardıkça biz seviyor, Rabbimiz. Ve böylece dua ile hem istiyoruz hemde ibadet ediyoruz. Elhamdülillah
Duadaki usulleri de öğrenelim, örnek duaları öğrenelim, inşallah
Dua ile ilgili diğer yazılarımızı inceleyebilirsiniz.