Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in mealen şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol, ya da ilmi seven ol. Sakın beşincisi olma (bunların dışında kalma) helâk olursun.” (Hadis-i Şerif – Mecmauz Zevaid, C:1 S:132; İbni Abdilberr, 117; Beyhaki, Şuabul İman, 1581)
Öğreten; Öğretmen, hoca, ilim sahipleri, ilmi öğreten, ilmi yayandır. İlmi öğrenip ilmi öğretendir.
Öğrenen: Öğrenci, ilmi talep eden, ilim öğrenmek isteyen, ilmi öğrenendir. İlmi dinlemekten ziyade yaşamak, amel etmek için öğrenendir.
Dinleyen; İlmi dinleyen, ilmi öğretenden, ilmi öğrenenden veya diğer vasıtalar ile ilmi duyandır. İlme hem sempati duyan hem de ilme kulak verendir.
İlmi Seven; İlme ilgi duyan, ilim öğreteni seven, ilim öğreneni seven, ilme destek olandır. İlme sempati duyandır.
İnsanların Grupları ; 1.Öğreten insan, 2.Öğrenen insan, 3.Dinleyen insan, 4. İlmi seven insan, 5. Diğer insanlar, yukarıdaki (4) gruba girmeyen insanlar, helâk olacak insanlardır.
İlmi Allah ’a (c.c.) yaklaştıracak sebep olarak görmek, ilmi hikmet olarak kabul etmek, ilmi ve ilim sahiplerini severek, destek olarak ilmi seven gruba katılabiliriz.
Kitap okuyandan dinleyerek, teknolojik imkânları kullanarak Kuran ve Sünnete uygun doğru bilgiye ulaşarak ses ve videolardan, e-kitap ve benzeri gibi vasıtalardan istifade ederek ilim dinleyen gruba katılabiliriz.
İlmi yaşayan ilim sahiplerinden ders alarak öğrenen gruba katılabiliriz. Her bilgi ilim değildir, ölçümüz Kuran ve Sünnet olmalıdır.
Öğrenmiş olduğumuz ilimleri anlatarak, öğreterek, ilmi yayarak öğreten gruba katılabiliriz.
İlimde esas, amel edecek faydalı ve doğru bilgiye ulaşmak olduğundan ilimsiz hayat insanı yanlışa götürür, batıla götürür, batıl bilgi ile amel etmek de hüsrana ve şirke götürür, dolayısı ile helak olan gruptan olur.
Bir insan ilmi sevmiyorsa, ilmi dinlemiyorsa, ilmi öğrenmeye çalışmıyorsa, ilmi öğretmeye çalışmıyorsa hadisi şerifte geçen helak olacak insanlar grubundandır.
Beşinci grup cehalet grubudur. İslamı sadece kalpte görür, duygu dini zanneder, inanıyorum der, imanı sadece kalpte bırakır, amele yanaşmaz, yanaşsa da İslamı sadece şekilden ibaret, yani camiden veya mezarlıkta okunan yasin ve duadan zanneder, ilme ve ilim sahiplerine düşman olur.
İnsan ilmi okudukça, dinledikçe, öğrendikçe bilmediğini anlar. Bunları yapmadığı zaman ben her şeyi biliyorum zannına kapılır, nefsine uyar, nefis ise genelde kötülüğü emreder. Kötülüğün sonucu ise hüsrandır.
İnsan dünya meşgalesinden ilme çok zaman ayırmıyor veya ayıramıyor. Bununla birlikte ilim meclislerinde bulunamıyor. Ancak teknolojik imkânlardan istifade ederek bu eksikliği giderebilir.
Bunca teknolojik imkânlara rağmen insan, Allah (c.c.) ‘ın razı olacağı, Kuran ve Sünnete uygun, kendisine fayda sağlayacak, okuduğu ilim ile doğru amel edecek ilme yanaşmıyorsa kendisini helaka götürecek hüsranı tercih etmiştir.
İnsan kendini ahirete hazırlayacak ilmi öğrenmez ise dünyada neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemez, oyun ve eğlenceye dalar, nefsinin kötülüklerine uyar böylece yaptıklarından dolayı helaka sürüklenir.
İnsan, ilmi bir ibadet kabul ederek ilim öğrenmeye çalışılmalıdır, ilim öğrenmede amaç Allah (c.c.) rızası olmalıdır.
“İlim talep etmek / öğrenmek her Müslümana farzdır.” [İbn Mace, Mukaddime, 17]
İlim öğrenmeyi Allah (c.c.) ‘ı bilmekten başlanmalıdır. İlmin başı Allah (c.c.) ’ı bilmektir.
“Allah’ı bilerek yapılan az amel fayda verir. Fakat Allah bilinmeden yapılan çok amel fayda sağlamaz.” (Gazâlî, İhyâ, 1/23, İbn Abdülberr, Enes’den)
İlim amel etmek için öğrenilmelidir, ilim öğrenildikten sonra ilimle amel edilmelidir.
“Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini inkâr eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Cuma Suresi, 5)
“Kitabı okumakta olduğunuz halde insanlara iyiliği emredip kendinizi nasıl unutursunuz? Artık aklınızı başınıza almayacak mısınız?” (Bakara, 44)
İlim sahibi bildiğini anlatmalı, iyiliği emredip ve kötülükten menetmelidir.
“Bizden bir şey işitip, onu aynen işittiği gibi başkalarına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü ağartsın. Kendisine bilgi ulaştırılan nice insan vardır ki, o bilgiyi, bizzat işiten kimseden daha iyi anlar ve korur.” (Tirmizî, İlim 7)
“Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun.” (Âl-i İmrân Sûresi, 104. Ayet Meali)
Faydasız ilimden Allah (c.c.) ’a sığınmalı, faydasız ilim ile meşgul olmamalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) faydasız ilimden Allah (c.c.) ’a sığınmıştır. (Müslim, Sahih, K. Zikr, bab 18).
İlim ile ilgili Hadisi Şerifler:
“Ancak iki kişiye gıpta edilir: Onlardan biri, Allah’ın kendisine mal verdiği ve hak yolunda o malı harcamasına imkân tanınan kişi, diğeri de Allah’ın kendisine hikmet verdiği ve onunla hüküm veren ve onu başkalarına öğreten kişidir.” (Buhârî, İlim, 15)
“Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen ilme sarılsın.” (Tirmizi, Daavat, 68)
“En üstün sadaka, ilim öğrenip sonra da onu başkasına öğretmektir.” (İ. Mace)
“İlim öğrenenle öğreten, sevabda ortaktır.” (Hatib)
“İlim öğrenmeye çalışan, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Ebu Nuaym)
“İlmi öğretenle öğrenenler hariç, herkes Allah’ın rahmetinden uzaktır.” [Tirmizi]
“Bir saat ilim öğrenmek, gece sabaha kadar ibadet etmekten, bir gün ilim öğrenmek, üç ay oruç tutmaktan kıymetlidir.” (Deylemi)
“İlim öğrenene denizdeki balıklara kadar her şey istigfar eder.” (İ. Abdilber)
“Öğrenilen ilim, günahlara kefaret olur.” (Tirmizi)
“İlim öğrenmek için yolculuğa çıkanın, daha adımını atmadan günahları affolur.” (Şirazi)
“İlim öğrenmeye çalışanın rızkına, Allah kefildir.” (Hatib)
* * *
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsin
Ya nice okumaktır
Okumaktan murat ne
Kişi Hakk’ı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru ekmektir.
Yunus EMRE