Mekke döneminde inmiştir. 55 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “el-Kamer” kelimesinden almıştır. Kamer, ay demektir. Sûrede ana fikir olarak, Kur’an’ı yalanlayanlar, çeşitli azap ve helâk örnekleri de verilerek uyarılmaktadır.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
- Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.
- Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler.
- Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir.
- Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi.
- Bu haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar fayda vermiyor!
- -7. O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.
- (6-7)
- Davetçiye doğru koşarlarken kâfirler, “Bu zor bir gün” derler.
- Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıp “Bu bir delidir” dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden) alıkonuldu.
- O da Rabbine, “Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et” diye dua etti.
- Biz de göğün kapılarını dökülürcesine yağan bir yağmurla açtık.
- Yeryüzünü pınar pınar fışkırttık. Derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.
- Biz Nûh’u çivilerle perçinli levhalardan oluşan gemiye bindirdik.
- Gemi, inkâr edilen kimseye (Nuh’a) bir mükâfat olarak gözetimimiz altında yüzüyordu.
- Andolsun, biz onu (tufan olayını) bir ibret olarak bıraktık. Var mı düşünüp öğüt alan?
- Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (gördüler)!
- Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
- Âd kavmi de (Hûd’u) yalanladı. Azabım ve uyarılarım nasılmış!
- Biz onların üstüne, uğursuzluğu sürekli bir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgâr gönderdik.
- İnsanları köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu.
- Azabım ve uyarılarım nasılmış, (gördüler)!
- Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
- -24. Semûd kavmi de uyarıcıları yalanlamış ve şöyle demişlerdi: “İçimizden bir insana mı uyacağız? (Asıl) o takdirde biz apaçık bir sapıklık ve delilik içine düşmüş oluruz.”
- (23-24)
- “Bizim aramızdan vahiy ona mı verildi? Hayır o, yalancının, şımarığın biridir.”
- Onlar yarın bilecekler: Kimmiş yalancı, kimmiş şımarık!
- (Salih’e şöyle demiştik:) “Şüphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o dişi deveyi göndereceğiz. Şimdi onları gözetle ve sabret.”
- “Onlara, suyun (deve ile) kendileri arasında (nöbetleşe) paylaştırıldığını, bildir. Her su nöbetinde sahibi hazır bulunsun.”
- Derken, (kavmin en azgını olan) arkadaşlarını çağırdılar. O da işe koyuldu ve deveyi kesti.
- Fakat azabım ve uyarılarım nasılmış!
- Şüphesiz biz, onların üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, ağıldaki hayvanların çiğneyip ufaladıkları kuru çöpler gibi oldular.
- Andolsun biz, Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
- Lût kavmi de uyarıcıları yalanladı.
- -35. Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lût’un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
- (34-35)
- Andolsun, Lût onları bizim şiddetli azabımızla uyardı. Fakat onlar bu uyarıları kuşkuyla karşıladılar.
- Andolsun, onlar onun (meleklerden olan) misafirlerinden nefislerindeki kötü arzuları tatmin etmek istediler. Biz de onların gözlerini silme kör ettik. “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.
- Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.
- “Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!” dedik.
- Andolsun, biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Var mı düşünüp öğüt alan?
- Andolsun, Firavun’un ailesine de uyarıcılar gelmişti.
- Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık.
- (Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlı? Yoksa sizin için kitaplarda bir berat mı var?
- Yoksa onlar, “Biz yardımlaşan (güçlü) bir topluluğuz” mu diyorlar?
- O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.
- Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır.
- Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler.
- Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, “Cehennemin dokunuşunu tadın!” denecek.
- Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.
- Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)
- Andolsun, biz sizin gibileri hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan?
- İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır.
- Küçük, büyük her şey satır satır yazılmıştır.
- Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar cennetlerde, ırmak başlarındadırlar.
- Muktedir bir hükümdarın katında, doğruluk meclisindedirler.
Kamer Suresi Türkçe Meali
Diyanet İşleri Başkanlığı
Kur’an-ı Kerim Meali 2011